Boş bir pazar sabahıydı. Saat çoktan 12.00 olmuştu ama Reze hâlâ uyanmamıştı. Denji yavaşça doğruldu, yatağın kenarında otururken başını çevirip Reze'ye baktı.
"Hmmm…" diye mırıldandı.
Sonra sessizce mutfağa geçti. Kanepede Power'ın uyuduğunu görünce sırıtıp yanına yaklaştı.
"Uyan lan, züppe."
Power tek gözünü araladı.
"Züppe mi?!"
"Evet lan."
Power anında Denji'ye bir yumruk savurdu. Denji yerinden bile kıpırdamadı. Yüzünde en ufak bir ifade yoktu.
"Artık daha güçlüyüm," dedi sakin bir sesle.
Power eline baktı. Kızarmıştı. Bir an durdu, sonra homurdandı.
"Bak sen…"
Yenilgiyi kabullenip başka tarafa gitti.
Denji tekrar odaya yöneldi. Reze'nin yanına yaklaştı. Tam kulağına seslenecekken bir anda Reze gözlerini açtı. Yüzleri neredeyse birbirine değecek kadar yakındı.
İkisi de durdu.
Bir… iki… on saniye.
Denji panikle geri sıçradı.
"Lan—"
Reze kaşını kaldırdı.
"Vay seni sapık."
"LAN HAYIR, ÖYLE BİR ŞEY YOK!"
Reze gülümsedi.
"Şaka yaptım."
Denji rahatladı.
"Şakanın sırası mı şimdi…"
Reze kaşını daha da kaldırdı.
"Küfür yasak demedim mi ben sana?"
Denji yüzünü buruşturdu, kollarını bağladı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Tam çıkacakken Reze yakasından tuttu.
"Cezayı biliyorsun, değil mi?"
Denji şaşkın baktı.
"Hayır… bilmiyorum."
Reze bir adım attı ve Denji'yi hızlıca öptü. Sonra kapıdan çıktı.
Denji olduğu yerde kaldı. Birkaç saniye sonra arkasını döndü.
"BU NEYDİ LAN?!"
Reze koridordan seslendi:
"Cezan."
