488, 499 ve 500.. Oh be sonunda bitti epey yorucu bir iş. Ağırlıkları 350 kilogramdan 450 kilograma bir anda çıkarırsan olacağı bu Arthur. Haklısın Sora, bazen seni dinlesem bu kadar sorun yaşamam gibi... Bence de dinlemelisin zaten ne de olsa tek istediğim senin iyi olman. Ha? Arthur ne oldu?
Ahh üzgünüm o safir mavisi gözlerin, bir okyanus gibi göründü gözüme anlık olarak kayboldum. Böyle şeyler demeyi bırakmazsan çok şımaracağım o zaman benimle baş etmen çok zor olacak, bilgin olsun. Tamam tamam anladım, neyse bu günlük bu kadar yeter hayatım hadi evimize gidelim. Haklısın bugün yeterince ter attık. Birkaç dakika sonra... Hey neler oluyor bu siren sesleri de neyin nesi? Havaya bakacak olursak yakında yağmur yağacak, sorun ne ki şehir merkezinde bir şey mi oldu? Bir dakika telefonum sende mi? Ah evet çantamdaydı, buyur burada yanlız şarjı bitmek üzere neye bakacaksan acil bak benim internetim yok. Tamam o iş bende rahat ol şimdi neler olduğunu öğreniriz. İlk yağmur damlaları saçlarımıza düşünce başımı kaldırıp etrafa baktım. Sanki dünyanın sonu geliyormuş gibi bir atmosfer vardı. Tekrardan telefona döndüm ve şokta kaldım birkaç dakika boyunca öylece ekrana baktım. Sora'nın kollarıyla sağ kolumu kavraması ile kendime geldim. Neler oluyor Arthur? Sorun ne?
Başımız büyük belada canım. Ne? Neden? Dünyanın pek çok farklı noktasında bir salgın çıkmış ve bu salgın Rusya'da da görünmüş ayrıca çok hızlı ilerliyormuş. En geç 2 saate buraya da varmış olacağı yönünde tahminler var. Sora? Hey iyimisin? Cevap yok. Baktım ki burada durmaya devam edersek insanlar tarafından ezilip öleceğiz. Ben de Sora'yı sırtlayıp eve yöneldim. Hızlı ve sağlam adımlarla dakikalar boyunca yürüdüm. Pek çok sokağı ve büyük bir kalabalığı arkamızda bırakıp nihayet evimize ulaşmıştık. Hızlıca binaya yöneldim. Binanın etrafında gördüğüm ölü insan ve hayvan cesetleri beni çok korkutmuştu. Ne kadar büyük ve tehlikeli bir salgın bunun yaşanmasına sebep olabilir diye sordum kendi kendime ancak cevap yoktu. İçeri girdim merdiven boşluğu adeta kan şelalesi olmuştu. Tırsarak kendi daireme doğru yürüdüm. Tedirginlikten elim ayağıma dolaşmıştı. Nihayet kapıyı açıp kendimi ve Sora'yı içeri attığımda rahatlamıştım. O anlık sarsıntıyla Sora nihayet kendine gelmişti. Gün batımı yakındı ve ayrıca hafif yağmur sağnak yağışa dönmüştü. Nırmalde bu benim için oldukça huzur vericidir ancak bu sefer farklıydı. Hemen telefonları şarja takıp buzdolabı hariç herşeyin fişini çektik. Tanrım hala daha inanamıyorum, onca felaketten sonra bir başka küresel salgınla daha mı boğuşacağız. Bu Covid-19'dan daha hızlı yayılıyor hatta Kara Veba ile eşdeğer bir hız ile yayılıyor. Bu korkunç.
Peki şimdi ne yapacağız? Bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Salgının insanlar üzerinde ki etkisini ve nasıl bulaştığını bilseydik ona göre bir şeyler yapsbilirdik ancak şimdi erzak stoklamak ve evden çıkmamak dışında hiçbir şey yapamayız. Yapacak birşey yok diyorsun yani canım? Evet aynen öyle tatlım. Bari televizyonu açıp haber kanallarını kontrol edelim belki işe yarar birkaç bilgi edinebiliriz. Haklısın, sen haberleri aç ben üstümü değiştirip geliyorum. Tamam çabuk ol.
Yağmurun sesi çok huzur vericiydi. Ancak o huzura sahip olamıyordum o haber başlığı beni derinden etkiledi. "Ölülerin Çağı Başlıyor" ölü canlılar nasıl olurda hareket edip diğer canlılara saldırabilir ki? Nedir bu bir zombi filminde falanmıyız?
Neler oluyor? Durum nedir? Sorun çok büyük Arthur... bu sonumuz olacak gibi görünüyor. Abartma pek çok felaket atlattık, bunun diğerlerinden ne farkı var ki? Ölüleri ayağa kaldırıp yürütecek kadar tehlikeli.. Ne? Şaka mı bu yoksa ciddi misin? Ciddiyim Arthur, gerçekten ölüleri ayağa kaldırıp yürütecek kadar tehlikeli bir salgın. O zaman bu salgını bir nevi zombi salgınına benzetebilirmiyim? Evet teknik olarak aynılar. O zaman korkacak birşey yok. Saçmalamayı kes büyük bir sürğye denk gelirsek ne yapacağız? Cevap basit sessizce oradan ayrılacağız. Peki ya eşyalarımız? Sürü ayrıldığında geri döneriz. İyi madem Peki şimdi ne yapacağız? 6. kattayız bu yüzden kapıyı sağlam bir şekilde kapattığımız takdirde sorun yaşamayacağız. Ayrıca teknik olarak aynı olduğunu söylemiştin yani sessiz olduğumuz taktirde bizi bulamazlar. Yani bir süre daha normal hayatımıza devam edebiliriz değil mi? Evet aynen öyle canım.
Gök gürledi yer sarsıldı neler olduğunu anlamak için balkona çıktığımızda hayretler içinde kaldık. Bu filmlerde ki zombi salgınına kıyasla çok daha hızlı yayılıyordu. Ayrıca aralarında bazıları aklını yitirmemiş gibiydi sanki düşünebiliyor ve görebiliyorlardı. Arabaların üstüne öyle bir çullanıyorlardı ki arabalar tek tek patlamaya başladı. Pek çok araç yüksek sesle patladı. Etrafı devasa bir toz bulutu kapladı. Hemen içeri girdim, kapıyı ve pencereleri kapadım. Pek çok farklı maddenin içinde bulunduğu bu gaz bulutu eve girmemeliydi.
Bu olayların ani gidişatı her ikisini de tedirgin ediyor aynı zamanda Sora'nın oanik yapmasına sebep oluyordu. Arthur'un yanında olması ile şuana kadar yaşadığı kaçınılmaz bir gerçekti. Ay yükselirken, rüzgarın şiddeti artarken etrafta acı dolu çığlıklar hızla yükselmeye devam ediyordu. Panik yapma Sora her ne olursa olsun panik yapma yaşamak istiyorsan sakin kalmak zorundasın. Kendine gelmen için kahve hazırlayayım mı? Gerçi seni tanıyorsam bunu reddetmezsin, her zaman ki gibi orta şekerli hazırlıyorum...
