26 Ocak 2026
Esin'in ölümünden 4 ay geçti. Ama ben hâlâ bir ilerleme kaydedemedim. Bu iş canımı çok sıkmaya başlamıştı. Mezarlıktan çıkıp, arabaya doğru ilerledim. Telefonum çalmaya başladı. Arayan Engin'di. Telefonu açıp;
-Bir gelişme mi var?
- Evet komiserim. Kuzgunlar dün gece bir cinayet daha işlemiş. Üstelik cinayeti işleyen üye, Esin'i katleden kişi. Dövmesini görmüşler şahitler ama yüzü kapalıymış.
Kılıç dövmesi
-Olay nasıl olmuş peki?
-Üniversite caddesinde bir mekanda işlenmiş cinayet. Mekanın sahibi olan Timur Avcı'yı öldürmüş. Yüksek ihtimalle para meselesi. Timur mekanın önünde arkadaşlarıyla sohbet ederken, Kuzgunlar arabayla gelip adamı tek kurşunla kafasından vurup öldürmüşler.
- Plaka gözüküyor mu?
- Hayır. Maalesef önceden gelip tüm kameraları kapatmışlar.
- Nasıl olabilir bu? Koskoca cadde! Hiçbirinin kamerası çalışmıyor mu!?
- Hepsini ayarlamışlar komiserim.
Telefonu kapattığımda sinirden çıldırmak üzereydim. O herifi elime geçirdiğimde benden çekeceği vardı. Onu hapse tıkmadan rahatlayamazdım.
Yazardan
Doğa bunları düşünüp delirirken, karşıdan uzun boylu biri geliyordu. Doğa'nın yanına gelip;
- İyi misiniz?
Diye sordu. Doğa ters bir bakış atıp;
- Evet.
Genç adam ona elindeki suyu uzattı.
- Ben hiç içmedim. Dilerseniz siz için. İyi görünmüyorsunuz.
- Teşekkürler ama almayayım.
Doğa adamdan hoşlanmamıştı. Adamda bunun farkına varıp, ısrar etmedi.
- Kim için geldiniz?
- Kardeşim için… Yani arkadaşım.
- Başınız sağolsun. Ne kadar süre oldu peki?
- Bugün 4 ay oldu. Siz kim için gelmiştiniz?
Adam bir süre yere baktı. Sonra kafasını kaldırıp, Doğaya baktı.
- Kız kardeşim için geldim.
Sorunları aynıydı. İkisinde üzgün bir şekilde birbirlerine baktılar. Doğa adama gerçekten üzülmüştü. Çünkü onu anlayabiliyordu.
- Başınız sağolsun sizinde. Ne kadar oldu?
- 3 yıl.
Doğa duraksadı. O olabilir miydi?
- Adınız?
- Rüzgar… Rüzgar Akgün.
- Doğa.
Rüzgar…
