Cherreads

Chapter 21 - 21. Bölüm: Dağların Yolunda

Savaşın enkazı ve Kael'in ordusunun tozu geride kalmıştı. Önlerinde, Illyria'nın en sarp ve geçit vermez sıradağları olan "Dragon's Teeth" (Ejderha Dişleri) uzanıyordu. Grimhold'un gizliliği, bu doğal kalenin içinde saklıydı.

Yolculuk, öncekilere kıyasla nispeten sakin başladı. Korvan önden gidiyor, neredeyse görünmez izleri ve işaretleri okuyarak yolu gösteriyordu. Onun arkasında, hayatta kalan bir düzine kadar Naje savaşçısı, disiplinli ve sessiz bir şekilde ilerliyordu. Moaito ve Sere ise grubun merkezinde yürüyordu.

Sessizlik, Sere için dayanılmazdı. Lyrian'ın sözleri zihninde bir yankı gibi dönüp duruyordu. "Moaito'dan daha büyük bir rol..." Bu ne anlama geliyordu? Onun yerini mi alacaktı? Yoksa... onu kaybedip onun yükünü mü taşıyacaktı? Korku ve bir o kadar da gizli bir heyecan duyuyordu.

"Moaito," diye fısıldadı, yanındaki kadim yol arkadaşına. "Lyrian'ın dediği... seni endişelendiriyor mu?"

Moaito, bir an için cevap vermedi, sadece önlerindeki zirvelere baktı. "Endişe, bir Bekçi'nin lüksü değildir, Sere," diye cevapladı, sesi rüzgarda neredeyse kaybolacak kadar hafif. "Olasılıkları değerlendiririm. Lyrian'ın sözleri bir olasılık. Ama senin burada, benimle yürümen... bu bir gerçeklik. Ve bu gerçeklik, herhangi bir kehanetten daha ağırdır."

Bu, onun tarzına uygun, dolaylı bir güven ifadesiydi. Sere'yi tam olarak sakinleştirmedi, ama ona odaklanması gereken şeyi hatırlattı: Şu an.

İlerledikçe, manzara değişmeye başladı. Alçak tepelerdeki ormanlar, yerini çıplak, rüzgarla yontulmuş kayalıklara bıraktı. Hava inceliyor, nefes almak zorlaşıyordu. Naje savaşçıları hiç etkilenmemiş gibiydi, ama Sere kendini bitkin hissediyordu.

Bir gece, dar bir mağarada kamp kurduklarında, Korvan yanlarına oturdu. Yaşlı savaşçı, bir parça kurutulmuş eti çıkarıp paylaştı.

"Grimhold'a ilk defa yabancılar götürülüyor," diye başladı, sesi ateşin çıtırtılarına karışıyordu. "Ama siz sadece yabancı değilsiniz. Siz... birer umut işaretisiniz. Uzun zamandır kayıp olan bir umut."

"Nasıl yani?" diye sordu Sere, ilgiyle.

"Efsaneler," diye devam etti Korvan, gözleri ateşe dikili. "Ma'at'ın ve İlk Bekçilerin efsaneleri. Biz, Naje halkı, onların çocuklarıyız. Onların mirasını korumakla yükümlüyüz. Ama yüzyıllar geçti... ve Bekçi gelmedi. İnsanlar umudu kesti. Bazıları unuttu, bazıları Kael gibi... başka çareler aramaya başladı. Grimhold, son kalan inançlıların, son kalesidir."

Moaito, bu sözleri derin bir dikkatle dinliyordu. "Ve şimdi bir Bekçi geldi," diye fısıldadı.

Korvan, ona baktı, gözlerinde bir neslin yükü vardı. "Evet. Ama sen bile... yalnızsın. Yorgunsun. Ve düşmanın orduları var. İnsanların inancını yeniden kazanmak, bir dağı yerinden oynatmak kadar zor."

"Belki de dağı yerinden oynatmak gerekmiyordur," diye seslendi Sere, ikisinin de dikkatini çekerek. "Belki de sadece... bir çiçeğin betonu çatlatması gibi, doğru yerde, doğru bir umut tohumu ekmek yeterlidir." Bunları söylerken, aklına vadideki o an geldi. Sadece bir çığlık, bir orduyu sarsmıştı.

Korvan, ona uzun uzun baktı ve nadiren görülen bir gülümsemeyle dişlerini gösterdi. "Belki de evet, küçük kız. Belki de evet."

Ertesi gün, bir geçitte ilerlerken, Sere bir şey fark etti. Yol kenarındaki bir kayanın üzerinde, son derece soluk, neredeyse silinmek üzere olan bir oyma vardı. Bir daire içindeki dört element sembolü. "Dengenin Odağı"nın sembolü.

"Bak!" diye çağırdı diğerlerini.

Hepsi toplandı. Korvan, oymayı inceledi, yüzünde şaşkınlık vardı. "Bu... bu kadim bir Naje işareti. Ama bu rotada olduğunu bilmiyordum. Bu, atalarımızın bu dağlardan geçtiğini gösteriyor. Belki de Grimhold, sadece bir sığınak değil..."

"...bir tapınaktır," diye tamamladı Moaito, gözleri parlayarak. "Belki de Toprağın Omurgası'na giden yol, doğrudan Grimhold'un altından geçiyordur."

Bu, her şeyi değiştirdi. Artık sadece bir kaleye gitmiyorlardı. Kadim bir sırrın eşiğine gidiyorlardı.

Birkaç gün sonra, nihayet ulaştılar. İki devasa dağın birleştiği yerde, bir şelalenin ardında gizlenmiş, demirle güçlendirilmiş devasa bir taş kapı vardı. Grimhold.

Kapıyı bekleyen muhafızlar, Korvan'ı görünce selam durdular. Ama gözleri, arkasındaki yabancılara, özellikle de Moaito'ya kaydı. İçlerinde şüphe, korku ve ezici bir merak vardı.

Kapı, derin bir gıcırtıyla açıldı ve karanlık, taş bir geçit ortaya çıktı.

Korvan, Moaito ve Sere'ye döndü. "Hazır mısınız? Sadece bir kaleye değil, geçmişinize ve belki de kaderinize adım atıyorsunuz."

Sere, Moaito'ya baktı. Onun yüzü, her zamanki gibi ifadesizdi, ama gözlerinde, bin yıldır ilk kez, gerçek bir "eve dönüş" hissi vardı.

Birlikte, Grimhold'un karanlığına doğru ilk adımlarını attılar.

More Chapters